SosyalistForum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

SosyalistForum


 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Bilim Felsefesi

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Okaliptusbl
Admin
Admin
Okaliptusbl


Mesaj Sayısı : 101
Başarı Puanı :
Bilim Felsefesi Left_bar_bleue20 / 10020 / 100Bilim Felsefesi Right_bar_bleue

Rep :
Bilim Felsefesi Left_bar_bleue20 / 10020 / 100Bilim Felsefesi Right_bar_bleue

Ruh Hali : Yorgun
Kayıt tarihi : 22/07/08

Bilim Felsefesi Empty
MesajKonu: Bilim Felsefesi   Bilim Felsefesi Icon_minitimeSalı Tem. 22, 2008 9:57 pm

BİLİM FELSEFESİ

A)Bilim Felsefesine Giriş

Felsefe “var olan” her şeyi konu alır. Bilimde bir varlık
alanıdır. Bu nedenle bilim, felsefenin konuları içinde yer alır. Bilimi
konu alan felsefe disiplinine bilim felsefesi denir.

1)Bilimin Tarih İçindeki Gelişimi

Taşların, âlet olarak kullanıldığı çağa nasıl “Yontma Taş Devri”
denilmişse çağımıza da “Bilgi Çağı” denilmiştir. Bilim, bir süreçtir ve
tarihsel bir boyutu vardır.

• İlk bilimsel çalışmalar M.Ö. 2000’ li yıllarda Çin ve Hindistan’ da
başlamış, daha sonra Mısır ve Mezopotamya’ da devam etmiştir. Bu
dönemde bilim; mitoloji, din ve büyü ile iç içedir. Ancak astronomi,
tıp, coğrafya ve matematik alanında önemli çalışmalar vardır.

• M.Ö. 600’ lerde Antik Yunan’ da başlayan bilimsel çalışmalar
felsefeyle iç içedir. Bu dönemi, Mısır ve Mezopotamya’ dan ayıran en
önemli etken, düşünmede “akılcı eğilim”in önem kazanmaya başlamış
olmasıdır.

• Bilimlerin felsefeden ayrılışı İlk Çağ’ da matematikle başlamıştır.
M.Ö. 3. yüzyılda Euclides (Öklit) geometriyi, Archimedes (Arşimet, M.Ö.
287 - 212) mekaniği bilim hâline getirmiştir.

Avrupa Orta Çağ’ da bir durgunluk dönemi geçirdiğinden 5. ve 10.
yüzyıllar arasında felsefe ve bilim alanında önemli bir gelişme
olmamıştır. Bu dönemde bilimsel düşünce kilisenin kontrolü altına
girmiştir. Avrupa’ da Karanlık Ortaçağ yaşanırken 8. – 12. yüzyıllar
arasında İslâm kültüründe parlak bir dönem yaşanmıştır.
İslâm felsefesinin doğup gelişmesinde Yunan, İran, Süryani ve Hint
eserlerinin Arapça’ya çevirilmelerinin önemli rolü olmuştur.
Orta Çağ’ da duraklayan bilimlerin felsefeden ayrılma hareketi Rönesans
ve sonrası yıllarda hızlanır. Rönesans felsefe açısından 15. ve 16.
yüzyılları kapsar. Önce İtalya, sonra Fransa ve Almanya’ da ortaya
çıkar; daha sonra Avrupa’ nın öteki ülkelerine yayılır. Rönesans
(yeniden doğuş) antik çağ kültür ve tutumunun yeniden yaşama girmesi
anlamına gelir. Ancak Rönesans, Orta Çağ’ a, özellikle kiliseye, onun
doğa ve insan anlayışına tepkiyi de dile getirir.
Rönesans düşünürleri, İslâm filozof ve bilginlerinin çeviri ve
eserlerinden tanıdıkları Yunan filozoflarının tutum ve görüşlerini
örnek alarak, özgür düşünmeye, araştırmaya önem vererek dinin ve din
adamlarının etkisinden kurtulmak ve “aklı” özgürlüğüne kavuşturmak için
çaba harcadılar.

Pythagoras (Pisagor – İ.Ö. yaklaşık 580 – 500)

Eski Yunan’ ın büyük filozof ve matematikçilerinden biriydi.
Geometri ve müzik alanlarında adı çok geçen Pythagoras, insan ruhuna
ilişkin düşünceleriyle de anımsanır.
Pythagoras’ ın adı geometride sık geçer. Pisagor teoremine göre dik
açılı bir üçgenin hipotenüsünün (en uzun kenar) karesi, karşısındaki
iki kenarın karelerinin toplamına eşittir. Ama teoremin Pisagor
tarafından değil; onun öğretilerini geliştiren öğrencilerinin bulduğu
sanılmaktadır.
Pythagoras, Dünya’ nın merkezdeki bir ateşin çevresinde dönen bir küre
olduğunu söyleyen ilk bilim adamlarından biridir. O dönemde öbür
filozofların çoğu Dünya’ nın düz olduğunu söylüyordu. Dünya’ nın
dönerken müzik sesi çıkardığını söyleyen Pythagoras, evrenin
işleyişinin sayılara ve sayıların arasındaki ilişkiye bağlı olduğunu
ileri sürdü.

Euclides (Öklit – İ.Ö. yaklaşık 300)

Eski çağların en ünlü matematik ve geometri bilginlerinden
biridir. Yaşamına ilişkin olarak bilinenler yalnızca Mısır’ da yaşamış
olduğu ve Kral 1. Ptolemaios’ un kendisinden, o dönemde dünyanın en
önemli öğrenim merkezi olan İskenderiye kentinde bir okul kurmasını
ister. Kendisinin Yunanlı olduğu sanılmaktadır.
Öklit’ e gelene kadar geometri bilgisi oldukça gelişmişti, ama bu bilgi
büyük ölçüde birbiriyle bağımsız kurallardan oluşuyordu. Öklit
geometriye ilişkin bütün bilgileri bir araya toplayarak, bunların
arasındaki bağlantıyı kurdu, bunlara kendi geliştirdiği bazı yeni kanıt
ve önermeler ekledi. Bütün bu çalışmalarını 13 top parşömenden oluşan
Stoikheia (Elemanlar) adlı yapıtında topladı. Bu eseri başka dillere
çevrildi, 2000 yılı aşkın bir süre geometri öğretiminde kullanıldı.
Günümüzde okullarda okutulan çağdaş kitaplar hâlâ Öklit’ in
düşüncelerine dayalıdır ama bu düşünceler daha değişik biçimlerde
sunulmaktadır.

Archimedes (Arşimet – İ.Ö. yaklaşık 287 - 212)

Eski çağın en büyük matematikçisi ve mucidi olan Arşimet, Sicilya
Adası’ ında bir Yunan kenti olan Siracusa’ da doğdu. Öklit’ in İ.Ö.
yaklaşık 300’ de, Mısır’ daki İskenderiye’ de kurduğu okulda öğrenim
gördükten sonra Siracusa’ ya dönerek geometriyle uğraştı.
Arşimet kaldıraç yasasını da ortaya koyarak, ağır bir cismin ağırlık
merkezine uygulanacak bir kuvvetle yerinden oynatabileceğini gösterdi.
Ayrıca alçak bir yerden su çıkarmaya yarayan “Arşimet burgusu” adlı
aygıt, Mısır gibi alçak ve kurak ülkelerde hâlâ sulama amacıyla
kullanılır.
Bir küre ile bu küreyi çevreleyen silindirin yüzeyleri ve hacimleri
arasındaki ilişkiyi ilk kez ortaya koyduğu için, Arşimet’ in mezarı
silindir içine yerleştirilmiş bir küreyle işaretlenmiştir.

İbn-i Sina (M.S. 980 – 1037)

Yalnız doğuda değil, ortaçağ Avrupa’ sında da en büyük tıp bilgini
sayılan İranlı Müslüman bir bilgin ve düşünürdür. Tam adı Ebu Ali el –
Hüseyin bin Abdullah ibn Sina olan İbn-i Sina, batıda Avicenna diye
bilinir. Yunan filozofu Aristo’ nun en büyük yorumcularından biridir.
Buhara yakınlarında doğan İbn-i Sina, babasından ve döneminin ünlü
bilginlerinden özel ders aldı. Parlak zekâsı ve güçlü belleğiyle kısa
zamanda öğretmenlerini geride bıraktı. Felsefe, edebiyat, matematik,
tıp gibi çeşitli alanlarda engin bir bilgi birikimine ulaştı. Daha 16
yaşındayken yanında başka hekimler çalışan başarılı bir hekimdi.
İbn-i Sina’ nın en büyük yapıtlarından biri Kitabu’ ş-Şifa (Sağlık
Kitabı) ’ dır. Kitabu’ ş-Şifa; mantık, fizik, geometri, astronomi,
matematik, müzik ve metafizik konularında dönemin tüm bilgilerini bir
araya getiren bir ansiklopedidir. Ayrıca İbn-i Sina’ nın diğer bir
yapıtı da el-Kanun fi’ t-Tıb (Hekimlik Yasası)’ dır. Bu kitabın tamamı
Lâtince’ ye çevrilerek ortaçağ Avrupa’ sından tıp kitaplarının en
değerlisi sayılmıştır.

Birunî (973 – 1048 ya da 1051/52)

Batıda Aliboran adıyla bilinen, asıl adı Ebu Reyhan Muhammed bin
Ahmed el-Birunî olan büyük İslâm bilgini Birunî, Harezm’ in başkenti
Kas’ ta (Ket) doğdu. Harezmşahlar soyundan ünlü bir bilginin
koruyuculuğu altında saraya giren Birunî, astronomi ve matematik
öğrenimi gördü. Henüz 28 yaşındayken el-Âyaru’ l-Bâkiye’ yi (Geride
Kalan Yıllar) tamamladı.
Nihâyati’ l-Emâkin (Mekânın Sonları) adlı yapıtı coğrafyadan, jeoloji
ve jeodeziye (yeryüzü düzlemini ölçme bilimi) kadar bir dizi konudaki
yazıların toplamından oluştu. el-Kanunü’ l-Mesudî adlı en önemli
astronomi yapıtında dünya coğrafyası, enlem – boylam hesaplamaları,
dünya çapının ölçümü gibi araştırma ve çalışmalarını toplayan Birunî,
bilim tarihçilerine göre Kopernik’ le başlayan çağdaş astronominin
temellerini atmıştır. Batlamyus ve Aristo’ nun kuramlarına karşı
çıkarak dünyanın durağan değil, dönen bir kütle olduğunu kanıtlamaya
çalışmıştır.

Harezmî

Arap matematik, astronomi ve coğrafya bilginidir. Onun aritmetik
konusundaki çalışmaları sayı sistemiyle ilgilidir. Bir dönem bulunduğu
Hindistan’ da harfler ya da heceler yerine sembollerin kullanıldığını
saptamış, onları İslâm dünyasına kazandırmıştır. Böylece sembollerden
oluşan on tabanlı sayı sisteminin kurulmasını sağlamıştır. Harezmî,
Hesab-ül Cebir vel-Mukabele adlı eserinde logaritmanın kullanılışına
öncülük etmiştir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://sosyalizm.catsboard.com
Okaliptusbl
Admin
Admin
Okaliptusbl


Mesaj Sayısı : 101
Başarı Puanı :
Bilim Felsefesi Left_bar_bleue20 / 10020 / 100Bilim Felsefesi Right_bar_bleue

Rep :
Bilim Felsefesi Left_bar_bleue20 / 10020 / 100Bilim Felsefesi Right_bar_bleue

Ruh Hali : Yorgun
Kayıt tarihi : 22/07/08

Bilim Felsefesi Empty
MesajKonu: Geri: Bilim Felsefesi   Bilim Felsefesi Icon_minitimeSalı Tem. 22, 2008 9:57 pm

2) Avrupa’ daki Gelişmeler

Avrupa’ da Rönesans’ ın ve reformla başlayan uyanış ve çabanın ilk
ürünleri astronomide görüldü. Polonyalı Kopernik (1473 – 1543),
Batlamyus’ un Dünya merkezli evren anlayışının yerine Güneş merkezli
evren sistemini koydu. Artık evrenin ortasında hareketsiz duren Dünya
değil, Güneş vardı ve Dünya hem Güneş’ in çevresinde hem de kendi
ekseni üzerinde dolanan bir gezegendi. Kopernik’ e 17. yüzyılda Kepler
(1571 – 1630) ve Galilei (1564 – 1642), 18. yüzyılda da Newton (1642 –
1727) doğa yasalarını açıklayarak katıldılar.
Johannes Kepler, modern astronominin kurucularındandır. Güneş merkezli
sistemin inanmış bir taraftarıydı. Özellikle Mars gezegeni üzerine
birçok gözlem yaptı ve sonuçta Mars’ ın Güneş etrafında elips çizdiğini
ispatladı. Kepler 1619’ da Dünya’ nın Uyumu adlı eserini yayımlamış ve
bu eserde Newton’ ın evrensel çekim kanunu için bir yol açmıştır.
Galileo Galilei, İtalyan astronomu ve fizikçisi. Hemen hemen yalnız
matematik üzerine incelemeler yaptı, fakat buluşlarıyla çabucak tanındı.
Optikte 1612’ ye doğru ilk mikroskobu bulduğu sanılmaktadır. 1609’ da
mercekli dürbünü yaptı ve gök cisimlerini incelemeye başladı. Ay
üzerinde gözlemler yaptı, dağların yüksekliğini ölçtü. Daha sonra
Jüpiter’ in uydularını, Satürn’ün halkalarını, Güneş’ in ekseni
etrafında dödüğünü, Venüs’ ün evrelerini vb. buldu. Tüm buluşlarıyla
Batlamyus’ un sistemini çürütüp Kopernik sistemini doğruladı.
Sir Isaac Newton, İngiliz fizikçi, matematikçisi ve dünyanın gelmiş
geçmiş en büyük bilginlerinden biridir. Yerçekimi kuramı üzerinde
çalıştı. Ayrıca güneş ışınlarını bir prizmanın içinden geçirerek
bileşenlerine ayırdı ve beyaz ışığın niteliğini keşfetti. 1669
dolaylarında da diferansiyel ve integral hesabı geliştirdi. En önemli
yapıtı olan Doğa Felsefesinin Matematik İlkeleri, Newton’ ın hareket
yasalarını, dalga kuramını ve yerçekimi üzerine çalışmalarını
içermektedir.
Rönesans’ la oluşan yeni koşullar ve bilimdeki önemli gelişmeler giderek yöntem sorununu ön plâna çıkardı.
Bacon, Descartes ve onları izleyenlerin yöntem çalışmaları hem bilgi
felsefesinin oluşmasını hazırlamış hem de bilimlerin felsefeden ayrılma
sürecini hızlandırmıştır. Nitekim Claude Bernard ile biyoloji, Auguste
Comte ile sosyoloji, Wilhelm Wundt ile de psikoloji bağımsız birer
bilim hâline gelmişlerdir.
20. yüzyılda üç önemli teori ortaya konuldu. Bunlardan biri Alman
fizikçisi Albert Einstein (1879 – 1955) tarafından ileri sürülen
görelilik (rölativite) kuramıdır. Bu kuram; uzay, zaman, kütle gibi
kavramların mutlak değil göreli olduklarını görüşüne dayanır.
İkincisi Max Planck (1858 – 1947)’ ın quantum kuramıdır. Bu kurama göre
maddenin saldığı ısı ve ışık, sanıldığı gibi sürekli bir akış değil;
tam tersine quanta adı verilen süreksiz ya da kesik paketlerden
oluşmaktadır.
Üçüncüsü de Werner Heisenberg (1901 – 1977)’ in olasılık kuramıdır. Bu
kurama göre de doğa yasaları kesin ve zorunlu değil, olasılığa dayanan
yasalardır.
Sonuçta görelilik, quantum ve olasılık kuramları karşısında kesin,
zorunlu bir bilgiyi savunmak olanaksızlaşınca, bilim adamları ve
filozoflar yeni görüşler geliştirdiler. Bundan da bilim felsefesi
denilen yeni bir bilgi dalı ortaya çıktı.


Bilimsel Açıklama – Ön Deyinin Özellikleri

Bilimin amacı, en geniş anlamıyla evreni anlamaktır. Bilim bu
amaca erişmek için de olguları betimleme (= tasvir) ve açıklama
yollarına başvurur. Betimlemede olgunun oluşu saptanırken, açıklamada
olgunun oluş nedeni ortaya konur. Örnek verecek olursak; bir kış günü
yağmurun kara dönüştüğünü izlemek, gözlem sonuçlarını saptamak ve
yazıya dökmek bir betimlemedir. Yağmurun kara dönüşmesinin nedenleri
nelerdir? şeklinde bir soruyla karşılaşırsak ve nedenini araştırırsak
bu da açıklamaya girer.
Açıklama, bilimsel niteliğini birtakım genellemelerle kazanır.
“Boşlukta tüm cisimler aynı hızda düşer.” önermesi bu türdendir.
Doğayı bilim yoluyla anlamada ön deyilerin de rolü büyüktür. Ön deyi,
olgular arası ilişkilerden yararlanarak henüz olmamış bir olguyu
önceden kestirebilmektir. Astronomide de ilk ön deyi Thales tarafından
28 Mayıs 585 tarihli Güneş tutulmasını haber verilmesidir. Görüldüğü
üzere; ön deyide amaç doğa güçlerini denetim altına almaktır.

Bilimsel Kuramın Özellikleri

Hipotez ile kuram sözcükleri günlük hayatta birçok kez birbirinin
yerine ve yanlış olarak kullanılır. Hipotez; henüz hiç doğrulanmamış ya
da yetersiz şekilde doğrulanmış fakat sorunu muhtemelen çözebilecek
nitelikteki bir açıklamadır. Kuram ise; hipotezlerin gözlem ve deneyle
sınanması, doğrulanıp güvenilir açıklamalara dönüşmesi ve
sistemleşmesidir. Am yinede hipotezle kuram arasındaki bu bağıntıya
kesin gözüyle bakılmamalıdır. Çünkü bilgi edinme sürecinde hipotezler
kurama dönüştüğü gibi, kuramlar da aynı şekilde hipotezsel birimler
içerirler. Hipotez belli ve sınırlı bir açıklamadır, kuram ise kapsamlı
ve köklü açıklamalardır. Bunu Ptolemaios (Batlamyus)’ un “yer
merkezli”, Kopernik’ in “güneş merkezli” kuramlarında görebiliriz.
Görüldüğü gibi kuram, belli bir alana ilişkin genel açıklamalardır.
Kuramlar ayrıca gelecekte olacaklarla ilgili ön deyide bulunma olanağı
sağlar. Bir kuramın geçerli olması için ise yeni olguların eleştirisine
sunularak doğrulanmasına ve uygun bilimsel değişiklikler geçirmesine
gerek duyulur. Bu yüzden hiç bir kurama kesin gözüyle bakılmaz.
Bilimsel kuramı tanımlayacak olursak: Kuram, bilgi edinme süreci
aşamasında ortaya atılan, geçerlilik ve güvenilirliği bilimsel
yöntemlerle saptanmış olan, iç tutarlılığı bulunan bilgiler ve
açıklamalar bütünüdür.

Klâsik Görüşe Yapılan Eleştiriler

• Bilime gereğinden çok değer verilmiş, insan etkinliğinin en yücesi
gözüyle bakılmıştır. Bilime farklı yaklaşımdan yana olanlar; bilimin,
örneğin toplumun çözemediğini, yaşama bir takım kolaylıklar getirmesine
rağmen insan yıkımına dönüştüğünü söylerler.
• Klâsik görüşün “Bazı şeyler henüz bilinmiyorsa, bunun nedeni bilimde
yeteri kadar ilerlenmemiş olmasıdır; bilim gelişimini tamamlayınca tğm
sorular yanıt bulur.” Anlayışı gerçeği yansıtmaz. Çünkü bilim sürekli
gelişmekte ve evrende de bir sürü bilim olabilecek konu bulunmaktadır.
• Bilimler birbirleriyle bağlantılı olabilir ama tüm bilimler de söz
gelimi fiziğe indirgenemez. Böyle bir anlayış engelleyicidir.
• Klâsik bilim anlayışında en güvenilir yöntemin “doğrulama yöntemi”
olduğu kabul edilir. Çağdaş bilim anlayışında ise “yanlışlama
yöntemi”nin daha doğru sonuçlar vereceği savunulur. Bu bağlamda ünlü
filozof Karl Popper “Bilimsel bir kuram ya da yaşamın ölçütü onun
yanlışlanabilmesinde yatar” der. Örneğin suyun 100 santigrat derecede
kaynadığını söylüyor ve bunu bir yasa olarak kabul ediyoruz. Bu iddiayı
yanlışlama yöntemiyle yoklarsak; su sadece deniz seviyesinde açık
kaplarda 1 atm basınç altındayken 100 santigrat derecede kaynar
diyebiliriz.
• Klâsik görüş, bilime “birikimsel bir süreç” olarak bakar. Oysa bazı
bilim tarihçileri bilimin “birikimsel bir süreç izlemediğini” söylerler.
• Klâsik görüşe yapılan eleştirilerden birisi de şudur: Bilim, onun
oluşmasına katkıda bulunan bilim adamlarının varlığını görmezlikten
gelerek incelemez. Çünkü bilim asıl yaratanlar bu bilim adamlarıdır.
Oysa öncelikle bu toplumun iç yapısını, dünya görüşlerini, koşullarını
vb. incelemek gerekir. Oysa klâsik görüş bunları es geçer.
Thales

Yunan matematikçisi ve filozofu. Miletos’ ta dünyaya geldi. Yedi
Bilgeler’ in en eski ve ünlüsüdür. Thales; matematikçi, astronom ve
fizikçiydi. Mısırlı keşişlerin yanında geometrinin temelini öğrenip
bunu Yunanistan’ a götürdüğü söylenir. Bir daire içine üçgen çizme
problemlerini çözümlediğive bir cismin gölgesi yardımıyla yüksekliğini
belirlediği, açı-üçgen bağıntıları üzerine açıklamalar yapıp bunları
doğruladığı ileri sürülür. Ayrıca ancak Anadolu kıyıları yakınından
görülebilen, muhtemelen 585 tarihli bir güneş tutulmasını önceden haber
vererek ün kazanmıştır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://sosyalizm.catsboard.com
 
Bilim Felsefesi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
SosyalistForum :: Felsefe :: Felsefi Akımlar-
Buraya geçin: