Bugün sol içersin de,bu ilişkiyi kavrayamayan bu nedenle de,toplumsal devrimi,politik devrim sonrası başlatan anlayışlar var.
Bu konu bu nedenle çok önemli.
Bu nedenle konu üzerin de bende düşündüklerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bana göre toplumsal devrim,bir toplumsal formasyonun tüm evrelerini içerir.
Yani eskinin içinden doğduğu biçim de başlar evresini tamamlıyana değin devam eder.
Politik devrim ise,bu süreç içersin de,bu gelişimin önünü açıcı bir moment,bir sıçrama anıdır.
Belkide soruyu biraz daha açmak ve detaylandırmak gerekiyor.
Politik erkin ele alınması ve mevcut devlet mekanizmasının
parçalanması, ve üretim araçları üzerinde ki özel mülkiyetin sona
erdirilmesi politik devrimi işaret eder.
Ancak iş burada bitmez,yeni toplumsal formasyona geçişin önünü açıcı
koşulların ve yeni toplumsal formasyonun üzerine oturacağı zeminin
yaratılması zorunludur.
Bunun tamamlanması,Toplumsal Devrimin tamamlandığı anlamına gelir.
Eğer her toplumsal formasyon bir öncekinin bağrında doğuyor ve
gelişiyorsa,Komünizmin,Kapitalist toplum içersinde doğmasını ve
gelişmesini,hangi verilerle açıklarız!
Komünist toplumu,yukardan aşağıya bir dizi karar ve kararname ile
yukardan aşağıya yeniden mi oluşturacağız,yoksa eski toplumun içinde
var olduğu ve geliştiği biçimi üzerinden aşağıdan yukarıya mı
oluşturacağız?
Bence komünizm bir dizi kararname ile yukardan aşağıya kurulmaz.
Tersine komünizm,bir önceki toplumsal formasyondan geldiği biçimiyle,bu gelişmişliği üzerinden aşağıdan yukarıya kurulur.
Bu konu da Marks referans alabiliriz..
Bizim için komünizm kurulacak bir düzen, gerçeğin kendisini
uydurması gereken bir ideal değildir. Biz, bugünkü durumu kaldırıp atan
gerçek harekete komünizm diyoruz. Bu hareketin koşulları, şu anda
varolan öncüllerden çıkar." (K. Marks, F. Engels, "Alman İdeolojisi",
Kasım 1845 - Ağustos 1846, MESY, (İng.), c. 1, s. 38.)
"İşçi sınıfı Komünden mucizeler beklemiyordu. İşçi sınıfının
kararnamelerle uygulamaya konulacak hazır ütopyaları yoktur. İşçi
sınıfı, kendi kurtuluşuna yol bulmak için, mevcut toplumun kendi
ekonomik gelişmesiyle karşı konulmazcasına yöneldiği o daha yüksek
toplumsal biçime yol bulmak için uzun mücadelelerden, koşulları ve
insanları baştan başa dönüştürecek bir dizi tarihsel süreçlerden geçmek
zorunda olduğunu biliyor. İşçi sınıfının gerçekleştireceği idealleri
yoktur, fakat, çökmekte olan eski burjuva toplumun kendi bağrında
taşıdığı yeni toplum ögelerini özgürleştirme yükümlülüğü vardır." (K.
Marks, "Fransa'da İç Savaş", Nisan-Mayıs 1871, MESY, (İng.), c. 2, s. 224.)
Yukardaki alıntılar net bir biçim de bu soruların yanıtını bize veriyor.
Hem bura da Komünizm'in bir ideal bir ütopya olmadığı
vurgulanırken,üretici güçlerin özgürce gelişiminin önünü açıcı bir
politik devrimin,toplumsal devrime içkin olduğu belirtiliyor.
Yine toplumsal devrimin ,politik devrimi de içerdiği,onu da içersine
alan bir süreç olduğu Marks tarafından aşağıdaki alıntıda da ortaya
koyuluyor.
Gelişmelerinin belli bir aşamasında, toplumun maddi üretici
güçleri, o zamana kadar içinde hareket ettikleri mevcut üretim
ilişkilerine ya da, bunların hukuki ifadesinden başka bir şey olmayan,
mülkiyet ilişkilerine ters düşerler. Üretici güçlerin gelişmesinin
biçimleri olan bu ilişkiler, onların engelleri haline gelirler. O zaman
bir toplumsal devrim çağı başlar. İktisadi temeldeki değişme,
kocaman üstyapıyı, büyük ya da az bir hızla altüst eder. Bu gibi altüst
oluşların incelenmesinde, daima, iktisadi üretim koşullarının maddi
altüst oluşu ile —ki, bu, bilimsel bakımdan kesin olarak saptanabilir—,
hukuki, siyasal, dinsel, artistik ya da felsefi biçimleri, kısaca,
insanların bu çatışmanın bilincine vardıkları ve onu sonuna kadar
götürdükleri ideolojik şekilleri ayırdetmek gerekir. Nasıl ki, bir
kimse hakkında, kendisi için taşıdığı fikre dayanılarak bir hüküm
verilmezse, böyle bir altüst oluş dönemi hakkında da, bu dönemin kendi
kendini değerlendirmesi gözönünde tutularak, bir hükme varılamaz; tam
tersine, bu değerlendirmeleri maddi hayatın çelişkileriyle, toplumsal
üretici güçler ile üretim ilişkileri arasındaki çatışmayla açıklamak
gerekir. İçerebildiği bütün üretici güçler gelişmeden önce, bir
toplumsal oluşum asla yok olmaz; yeni ve daha yüksek üretim ilişkileri,
bu ilişkilerin maddi varlık koşulları, eski toplumun bağrında çiçek
açmadan, asla gelip yerlerini almazlar. (Karl-Marks-Ekonomik Politik'in
Eleştirisine Katkı'ya Önsöz)
Tüm bunlardan çıkan sonuç olarak;
1)Eskinin bağrında doğan yeni bir toplumsal formasyonun,içerebildiği tüm üretici güçleri geliştirmeden yok olmayacağı
2)Toplumsal Devrimin,üretim ilişkilerinin,üretici güçlerin özgürce gelişiminin önün de engel oluşturduğu an başladığı.
3)Toplumsal Devrime içkin olan,o süreçin bir moment anı bir sıçrama anı
olan politik devrimin,üretici güçlerin özgürce gelişiminin önünde en
büyük engel olan,üretim araçlarının özel mülkiyetine son vererek,bu
engeli yok ederek,üretici güçlerin özgürce gelişiminin önünü açtığını
söyleyebiliriz.
veda